Türkiye'den Gazze'ye giden doktorlar, bölgede yaşadıklarını paylaştı.

Dünya 19.04.2025 - 17:47, Güncelleme: 19.04.2025 - 17:47 251 kez okundu.
 

Türkiye'den Gazze'ye giden doktorlar, bölgede yaşadıklarını paylaştı.

İsrail saldırıları altındaki Gazze'ye gönüllü giden Türk doktorlar, çökme noktasına gelen sağlık sistemini ve yaşanan insanlık dramını anlattı.
İHH İnsani Yardım Vakfı'nın Fatih'teki genel merkez binasında düzenlenen bir programda konuşan AID Genel Başkanı Yavuz Dede, Gazze’de yaşanan sağlık krizini ve bölgedeki sağlık tesislerine yönelik saldırıların boyutlarını gözler önüne serdi. Dede, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, Gazze'de sağlık tesislerine yönelik en az 516 saldırı gerçekleştirildiğini ve bu saldırıların sistematik bir şekilde hastaneleri, sağlık merkezlerini ve ambulansları hedef aldığını belirtti. Dede, Gazze'nin sağlık altyapısının büyük ölçüde yok olduğunu vurgularken, El-Şifa Hastanesi, Nasır Çocuk Hastanesi, Türk Filistin Dostluk Hastanesi gibi önemli sağlık merkezlerinin bombalanarak tahrip edildiğini ifade etti. Ayrıca, bölgede aktif olarak çalışabilen hastanelerin sayısının hızla azaldığına dikkat çekerek, DSÖ'nün verilerine göre, 36 hastaneden 30'unun ya kapatıldığını ya da işlevsiz hale geldiğini söyledi. Gazze’deki çatışmaların başından itibaren 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve 110 binden fazla kişinin yaralandığını belirten Dede, özellikle bombardımanlar sonucu uzuv kaybı yaşayan 20 bini aşkın insanın protez desteği beklediğini aktardı. Bu yaralıların dörtte birinin ağır travmalar geçirdiğini ve tedavi edilmedikleri takdirde kalıcı sakatlık riski taşıdığını söyledi. Dede, İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarının sadece altyapıyı değil, aynı zamanda temel yaşam kaynaklarını hedef aldığını ve bölgede yaşayan sivil nüfusu yok etme amacını güttüğünü vurguladı. Dede, bu tür saldırıların uluslararası hukukta soykırım ve yok etme politikası olarak değerlendirilebileceğini dile getirdi. Gazze’deki sağlık durumuyla ilgili diğer açıklamalarda bulunan AID Kütahya Temsilcisi Prof. Dr. İbrahim Uygun ise, bölgede 2 ay 5 gün süreyle çalıştığını ve hem kuzeyde hem de güneydeki hastanelerde görev aldığını anlattı. Uygun, Gazze'nin sağlık sisteminin neredeyse tamamen çökme noktasına geldiğini ve özellikle kuzeydeki hastanelerin bilinçli ve programlı bir şekilde yok edildiğini belirtti. Kuzeyin en büyük hastanelerinden biri olan Şifa Hastanesi’nin tamamen işlevsiz hale geldiğini ifade eden Uygun, ayrıca El-Ehli Arap (Baptist) Hastanesi’nin de kapatıldığını ve hasta kabul etmediğini söyledi. Gazze'deki tek çalışan tomografi cihazının kuzeydeki El-Ehli Arap Hastanesi'nde bulunduğunu, ancak bu hastanenin bombardımanlar nedeniyle hizmet veremediğini belirtti. Uygun, saldırıların şiddetinin her geçen gün arttığını ve bu durumun gerçeğin çok ötesinde bir insani dramı yansıttığını dile getirdi. Op. Dr. Yılmaz Mertsoy ise, Gazze'ye girdikleri anda kendilerini bir "cezaevine" girmiş gibi hissettiklerini belirtti. Mertsoy, Gazze'de gördükleri manzaraları anlatırken, "Bir nesli, bir ırkı yok ediyorlar" diyerek, bölgede yaşananları "tam bir soykırım merkezi" olarak nitelendirdi. Mertsoy, orada yaşanan dramı gözler önüne sererken, tüm sağlıkçıları Gazze'ye yardım göndermeye davet etti. Ayrıca, sağlıkçı olarak bu tür olayları izlerken insanlık adına büyük bir utanç duyduğunu ifade etti. Mertsoy, Gazze’deki dramın sadece bir sağlık sorunu olmadığını, aynı zamanda bir insani kriz olduğunu ve uluslararası toplumun bu duruma karşı duyarsız kalmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Dede ve diğer sağlıkçılar, Gazze'deki dramın ve sağlık krizin bir an önce sona ermesi gerektiğini, bölgedeki sağlık sisteminin yeniden inşa edilmesi için uluslararası yardımların ve desteğin büyük önem taşıdığını belirttiler. Gazze'deki sağlıkçılar, hayatlarını riske atarak bölgede hizmet vermeye devam ederken, sağlık sektörüne yönelik daha fazla destek çağrısında bulundular.
İsrail saldırıları altındaki Gazze'ye gönüllü giden Türk doktorlar, çökme noktasına gelen sağlık sistemini ve yaşanan insanlık dramını anlattı.

İHH İnsani Yardım Vakfı'nın Fatih'teki genel merkez binasında düzenlenen bir programda konuşan AID Genel Başkanı Yavuz Dede, Gazze’de yaşanan sağlık krizini ve bölgedeki sağlık tesislerine yönelik saldırıların boyutlarını gözler önüne serdi. Dede, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, Gazze'de sağlık tesislerine yönelik en az 516 saldırı gerçekleştirildiğini ve bu saldırıların sistematik bir şekilde hastaneleri, sağlık merkezlerini ve ambulansları hedef aldığını belirtti. Dede, Gazze'nin sağlık altyapısının büyük ölçüde yok olduğunu vurgularken, El-Şifa Hastanesi, Nasır Çocuk Hastanesi, Türk Filistin Dostluk Hastanesi gibi önemli sağlık merkezlerinin bombalanarak tahrip edildiğini ifade etti. Ayrıca, bölgede aktif olarak çalışabilen hastanelerin sayısının hızla azaldığına dikkat çekerek, DSÖ'nün verilerine göre, 36 hastaneden 30'unun ya kapatıldığını ya da işlevsiz hale geldiğini söyledi.

Gazze’deki çatışmaların başından itibaren 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve 110 binden fazla kişinin yaralandığını belirten Dede, özellikle bombardımanlar sonucu uzuv kaybı yaşayan 20 bini aşkın insanın protez desteği beklediğini aktardı. Bu yaralıların dörtte birinin ağır travmalar geçirdiğini ve tedavi edilmedikleri takdirde kalıcı sakatlık riski taşıdığını söyledi. Dede, İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarının sadece altyapıyı değil, aynı zamanda temel yaşam kaynaklarını hedef aldığını ve bölgede yaşayan sivil nüfusu yok etme amacını güttüğünü vurguladı. Dede, bu tür saldırıların uluslararası hukukta soykırım ve yok etme politikası olarak değerlendirilebileceğini dile getirdi.

Gazze’deki sağlık durumuyla ilgili diğer açıklamalarda bulunan AID Kütahya Temsilcisi Prof. Dr. İbrahim Uygun ise, bölgede 2 ay 5 gün süreyle çalıştığını ve hem kuzeyde hem de güneydeki hastanelerde görev aldığını anlattı. Uygun, Gazze'nin sağlık sisteminin neredeyse tamamen çökme noktasına geldiğini ve özellikle kuzeydeki hastanelerin bilinçli ve programlı bir şekilde yok edildiğini belirtti. Kuzeyin en büyük hastanelerinden biri olan Şifa Hastanesi’nin tamamen işlevsiz hale geldiğini ifade eden Uygun, ayrıca El-Ehli Arap (Baptist) Hastanesi’nin de kapatıldığını ve hasta kabul etmediğini söyledi. Gazze'deki tek çalışan tomografi cihazının kuzeydeki El-Ehli Arap Hastanesi'nde bulunduğunu, ancak bu hastanenin bombardımanlar nedeniyle hizmet veremediğini belirtti. Uygun, saldırıların şiddetinin her geçen gün arttığını ve bu durumun gerçeğin çok ötesinde bir insani dramı yansıttığını dile getirdi.

Op. Dr. Yılmaz Mertsoy ise, Gazze'ye girdikleri anda kendilerini bir "cezaevine" girmiş gibi hissettiklerini belirtti. Mertsoy, Gazze'de gördükleri manzaraları anlatırken, "Bir nesli, bir ırkı yok ediyorlar" diyerek, bölgede yaşananları "tam bir soykırım merkezi" olarak nitelendirdi. Mertsoy, orada yaşanan dramı gözler önüne sererken, tüm sağlıkçıları Gazze'ye yardım göndermeye davet etti. Ayrıca, sağlıkçı olarak bu tür olayları izlerken insanlık adına büyük bir utanç duyduğunu ifade etti. Mertsoy, Gazze’deki dramın sadece bir sağlık sorunu olmadığını, aynı zamanda bir insani kriz olduğunu ve uluslararası toplumun bu duruma karşı duyarsız kalmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Dede ve diğer sağlıkçılar, Gazze'deki dramın ve sağlık krizin bir an önce sona ermesi gerektiğini, bölgedeki sağlık sisteminin yeniden inşa edilmesi için uluslararası yardımların ve desteğin büyük önem taşıdığını belirttiler. Gazze'deki sağlıkçılar, hayatlarını riske atarak bölgede hizmet vermeye devam ederken, sağlık sektörüne yönelik daha fazla destek çağrısında bulundular.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve meydantv.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.